tarafından Admin Salı Mayıs 26 2009, 19:51
1975-1976 Yıllarındaki Kadrosu
Yavuz
- Adil - Ender - Sabahaddin - Yılmaz - Nevruz - Emin - Alpaslan -
Serkan - Raşit - Yenal - Zafer - Engin - Selahettin - Aydın - Engin -
Osman - Ömer - Cemil - Ender - Ziya
1976-1977 Yıllarındaki Kadrosu
Adil
- Yavuz - Cem - Nevruz - Yenal - Alpaslan - Ersoy - Engin - Ender -
Ömer - Atilla - Zafer - Cemil - Aydın - Emin - Sabaheddin - Serkan
- Bülent - Erdoğan - Önder - Yavuz ( 2 ) - Niyazi
STADYUMUMUZUN TARİHÇESİ
FENERBAHÇE ŞÜKRÜ SARACOĞLU STADYUMU
[color:92a1="Black"][SIZE="2"]Bugün
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu olarak anılan
yerin daha önce, "Papazın Çayırı" ismiyle yıllarca futbol
karşılaşmalarına evsahipliği yaptığını bir çok futbolsever
çok iyi bilmektedir. Yılların Papazın Çayırı’nın,
bir futbol arenası olması, Türk futbolunun adeta mabedi olması,
Fenerbahçe’nin şanlı tarihine yeni bir sayfa ekleyip onun
dünya kulübü olma yolunda emin adımlarla ilerlediğinin
en önemli göstergesidir. İşte bu yüzden
Fenerbahçeye gönül verenler Şükrü Saracoglu
Stadı’na gururla bakmaktadırlar.
Dilerseniz; bugün rakiplerinin korkulu rüyası haline gelen,
taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Şükrü Saracoglu
Stadyumu’nun tarihi ve bugüne kadar geçirdiği
evrelerle sizi başbaşa bırakalım...
[color=Red]
1908 yılı temmuzunda, Şehremini Operatör Cemil Topuzlu
hürriyet kahramanlarına yardım amacıyla verdiği davetin konukları
arasında geleceğin Fenerbahçe Başkanı Ziya Songülen ile
Maruf Rıfat Beyi aramaktadır. O dönemde yurdumuzda futbolu ilk
oynayan ailelerden Reji Whittall’in, İstanbul’a bir futbol
sahası yapılması gerekliliği yönündeki konuşmasının ardından
hemen bir gün sonra, bu kişiler, Fenerbahçe Başkanı Ziya
Songülen, birkaç İngiliz ve maruf Rıfat Bey’le bir
toplantı yaparak, saha için en uygun yerin, Hazine’ye ait
olan bu çayır olduğuna karar verirler.
Başkatip Cevat aracılığıyla konu, Osmanlı Sultanı II.
Abdülhamit’e götürülecektir. Teklifi
önce kabul etmeyen sultan daha sonra yıllığı 30 altın kira
karşılığında Union Club ile 20 yıllık bir sözleşme yapılmasına
karar verir. 3.000 altına mal olan, çayırın tahta perdeyle
çevrilmesi ve bir lokal inşaatı sonrasında saha, futbol
karşılaşmalarını izleyen kışa kadar hazır hale getirilecektir.
1915
Ancak futbola olan ilginin azlığı, kiranın karşılanamamasına neden
oluyordu. Saha 1909 yılında bir yıllığına Fenerbahçe
Kulübü’ne kiralandı. Birinci Dünya
Savaşı’nın patlak vermesi üzerine İngilizler düşman
konumuna geçtiler. Dolayısıyla Union Club ile ilgilenmediler.
Türk hissedarların da dağılması üzerine sahipsiz kalan Union
Club’a, 1915 yılında Kara Kemal tarafından el konuldu ve ismi
İttihat Spor Kulübü olarak değiştirildi.
Basri Bay isimli bir kişinin işletmeciliğine bırakılan, yeni ismiyle
İttihat Spor Sahası, İstanbul’un işgal devri ortalarına kadar
tüm sportif faaliyetlerin yeri oldu. 1922 yılında sahanın
işletmesi, Basri Bey’in vekili olan Emin Bey’e
geçti. Bu kişi de bilinmeyen bir nedenle sahanın işletmesini,
Ali Sami, Cevdet ve Tevfik Bey’lerden oluşan bir heyete bıraktı.
1929
Taksim Stadı’nın inşaatı ile birlikte, kendi haline bırakılan
saha, 1929 yılında Fenerbahçe tarafından kiralandı ve 25 Ekim
1929 tarihinde yapılan bir spor bayramı ile tekrar hizmete sunuldu.
Aynı gün ismi Fenerbahçe Stadı olarak değiştirildi. Bu
tarihten itibaren gelişmeler de başladı.
30 Eylül 1931 tarihinde yapılan inşaatla stadın dışarısıyla
ilişkisi kesildi. Yapılan birçok değişiklik sonrasında 13 Mayıs
1932 tarihinde, Vali Muhittin Üstündağ’ın katıldığı
törenle, Fenerbahçe Stadı’nın açılışı yapıldı.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
Kuşdili’nde bulunan lokalinin yanması sonrasında, kiracısı olduğu
stadı satın almaya karar vermesi, bugünlerde Maraton
tribünün yıkılmaya başlandığı ve kapasitesinin yakın bir
gelecekte 52.000 kişiye çıkacağı modern stadyumun temel
taşlarını oluşturmuştur.
Ülkenin en önemli kulübü olan
Fenerbahçe’nin yangın nedeniyle düştüğü bu
kötü durum, devlet yöneticilerini de üzmüş ve
onları Fenerbahçe’ye yardım etme konusunda ikna etmiştir.
Şükrü Saracoğlu’nun ve Kemal Onan’ın da
üstün gayretleriyle, 36.000 metrekarelik bu alan ve
içinde bulunan bina, 27 Mayıs 1933 tarihinde, 9.000 TL bedeli 10
ayda ödenmek kaydıyla Fenerbahçe Spor
Kulübü’nün malı oldu. Bununla birlikte
Fenerbahçe Türkiye’de stat mülkiyetine sahip ilk
kulüp olma özelliğini kazandı. Bu gurur verici ünvan
aynı zamanda bazı sorumluluklar da getiriyordu beraberinde.
Sorumluluklarının bilincinde olan Fenerbahçe, 14 Temmuz 1933
tarihinde yapılan bir eşya piyangosundan elde edilen 17.000 liralık
geliri Fenerbahçe Stadı’na harcadı.
Aynı yıl törenlerle yapılan açılışta, ikinci başkan Celal Bey şunları söylüyordu :
"Muhterem hanımefendiler, beyefendiler. Üç senedir yeni bir
hamlede ve başarılmış yeni bir işle huzurunuza çıkıyoruz.
Üç senelik dar ve kısa bir zamana sıkıştırılmış olan bu
işler şunlardır.
25 senelik, canlı ve muvaffakiyetli bir hayatın hatıralarını taşıyan
eski kulüp binası, kaderin hain ve kötü bir tamahına
kurban olarak yandı. Simsiyah bir gecenin sabahı kendimizi simsiyah bir
kömür yığını karşısında bulduk. Elimizde Fenerbahçe
isminden başka hiç bir sey kalmamıştı. Yangından çok az
zaman evvel fakir bir kiracı olarak girdiğimiz bugünkü
Fenerbahçe stadına elimizde kalan enkaz ile sığındık. Bu sene
Fenerbahçe 26. yıl dönümünü kutlarken yeni
ve büyük bir mazhariyete erdi.
Gazi hazretleri gençliğe ve Fenerbahçe’ye
büyük ve kıymet biçilmez bir iltifatta bulundular.
Heykellerinin Fenerbahçe stadına dikilmesine müsaade
ettiler. Bütün Fenerbahçeliler aczimizle, bu aczi
mutlakla buna nasıl teşekkür edeceğimizi bilmiyoruz. Bu heykelle
bu saha yıkılmaz ve dağılmaz bir kütle haline gelmiştir. Bu
topluluk, bütünlük ve birlik aynı zamanda
bütün memleketin bir sembolüdür de. Bu heykel
burada azmin ve tesanütün ve disiplinin bir resmi olarak
yükseliyor. Bu heykele bakanın kalbi temiz ve yeni bir hamle ile
çarpar. Bu heykele bakan bozguncu ve serkeş olamaz bu heykele
bakanın kalbi yenilmez ve yenilemez."
İzleyen tarihlerde, 25’er metrelik 2 kapalı tribün
50’şer metreye uzatıldı. Lokal olarak kullanılan binanın
çatısı yenilendi. Büfe, soyunma odaları ve duşlar eklendi.
Bu sırada ödeme zorluğuna düşülünce, stat
gelirlerine maliyece haciz konuldu.
Futbola İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra artan ilgi,
İstanbul’a bir büyük stat daha yapılmasını gerektirdi.
Bu bağlamda bugün Beşiktas İnönü Stadyumu adındaki
Mithat Paşa Stadı’nın yapımına başlandı.
1947
Aynı dönemde Fenerbahçe de kendi stadının
büyütülmesi ihtiyacını hissetti. Devletten istenen mali
yardıma, stadın mülkiyetinin Fenerbahçe’de olduğu
yanıtı geldi. Bir sonuç alınamaması üzerine
Fenerbahçe, bir eşya piyangosu daha düzenledi. 300.000 adet
olan ve 1 liradan satılan biletler 22 Ekim 1947 tarihinde satışa
çıkarıldı. Ancak çeşitli sorunlar yaşandı ve yalnızca
150.000 bilet satılabildi. Buradan elde edilen gelir ise 85.000 lira
oldu.
İzleyen günlerde, beton tribünün harcı Vali
Lütfü Kırdar tarafından atılmış ve vali kulübe belediye
bütçesinden 50.000 lira yardım vaat etmiştir. Stadın kuzey
kısmında 27 basamaklı ve yelpaze şeklindeki ilk beton tribün,
Amaç İnşaat Şirketi tarafından 3 ayda tamamlandı. Bu inşaat
70.000 liraya mal oldu. Bu süre içinde yardım
sözü, arttırılarak tekrarlanıyordu.
İlk tribünün inşaatı bitiminde, tesisatı kaldırmadan doğu
tarafına geçilmek istendi. Ancak kulübün bunun
için parası yoktu. Sözü verilen yardımlar istendi
ancak sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine Fenerbahçe Spor
Kulübü, sahayı ipotek ederek Yapı ve Kredi Bankası’ndan
100.000 lira temin etti.
1948
Proje 15 yerine 30 basamaklı bir tribün için değiştirildi.
Bu nedenle doğan 70.000 liralık fiyat farkı (130.000 yerine 200.000
lira), belirsiz bir zamanda tahsil edilmek suretiyle Amaç İnşaat
Şirketi tarafından üstlenildi. İnşaat yapılacak kısımdaki 5
basamaklı ahşap tribün söküldü ve 6 Ağustos 1948
tarihinde temel atıldı. İnşaat 6 ay sürdü ve bitirilen
tribünlerin açılışı Vali Lütfü Kırdar tarafından
13 Şubat 1949 tarihinde yapılmıştır.
Yeni Fenerbahçe Stadı 25.000 kapasiteli modern bir stattı ve
aynı dönemde Türkiye’deki en yüksek kapasiteli
stat olmuştu. Ankara 19 Mayıs Stadı 12.000, Mithat Paşa Stadı ise
15.000 kişilik kapasiteye sahipti. Vaat edilip alınamayan yardımlar,
bankaya ve Amaç İnşaat Şirketi’ne olan borçlar,
kulüp yöneticilerini kara kara
düşündürüyordu. 1950 yılına 180.000 lira
borçla girildi. Oysa kulübün bütçesi zaten
160.000 liraydı.
1950
17 Haziran 1950 tarihinde Fenerbahçe, Milli Küme Şampiyonu
sıfatıyla, Türkiye Birincisi Göztepe’yle Başbakanlık
Kupası maçı için Ankara’da bulunuyordu.
Dönemin genel kaptanı Rüştü Dağlaroğlu, Cumhurbaşkanı
Celal Bayar’a, içinde bulundukları mali sıkıntıdan
bahsetmiş ve yardım sözü almıştı. Ancak yardım sözü
yine havada kaldı. Borç bir türlü ödenemiyordu.
Yapı ve Kredi Bankası’na olan borç 77.000 liraya
indirildiğinde, bankanın alacağının tahsili için İstanbul 2.
İcra Dairesi’nin 17 Ocak 1951 tarih ve 255 sayılı ihbarnamesiyle,
760.000 lira biçtiği Fenerbahçe Stadı’nı satışa
çıkarması, stadın kapısına "satılık" ilanı astırması,
yönetim kurulunu çok zor bir durumda bırakmıştı.